catsworldask - Kedilerde AIDS
   
  Ana Sayfa
  İletişim
  Ziyaretçi defteri
  Günlük
  Pet Arkadaş
  Petarkadaş Hakkında
  Bir Kedi Günlüğü
  Kedilerle Seyahat
  Kedi Ve Deprem
  Kedi Sözlüğü
  Kedi İsimleri
  Kedilerde AIDS
  Kedi Tırmığı
  Kediden Korkmak
  Yavru Kedi Bakımı
  Kedi ve Parazit
  Bir Kedinin Yaşam Evreleri
  Kedilerde Dengeli Beslenme
  Kedi Ve Oyun
  Kedi Yıkanır Mı, Yıkanmaz Mı?
  Kedi ve Hamilelik
  Kedinize Sürpriz!
  Forum


Bu yazının yazılmasındaki önemli katkılarından dolayı

Sayın Sema Öğünlü’ye ve Kaplan’a teşekkür ederiz.

 

Taksiyle eve giderken radyodan duydum. Kızılay’dan aldığı kanın nakli sebebi ile AIDS hastalığına yakalanan İzmir’li küçük Y.O.’nun dramını. İnsanı isyan ettirecek bir gerçek ve ne yazık ki gerçek. Ama AIDS sadece insanoğlunu değil kedileri de tehdit eden bir illet ve ne yazık ki hala da çaresi bulunabilmiş değil. Ne yazık ki son günlerde Kedi AIDS’i de (FIV+) hızla yayılıyor.

 

Kedi Aids’i (feline immunodeficiency virus- FIV) retrovirus olarak adlandırılan bir virüsün yol açtığı ve kedi lösemisi ve insanlardaki Aids ile yakın benzerlikler gösteren bir hastalıktır.

 

Virüs, kedilerin bağışıklık sistemine saldırmakta ve bir süre sonra bağışıklık sistemini yok ederek kedilerin çok çeşitli enfeksiyonlu hastalıklara ve kansere yakalanmasına sebebiyet vermektedir. KediAids’inin diğer memeli hayvanlara ya da insanlara geçtiğine ilişkin şu ana kadar bir kanıt bulunabilmiş değildir. Bu anlamda Kedi Aids’inin sadece kedilerden kedilere bulaşan bir hastalık olduğunu söyleyebiliriz.

 

Kedi Aids’i Kedi Lösemisi gibi yakın temasla geçen bir hastalık olmayıp salyada bulunan virüs ısırma yoluyla kediden kediye geçmektedir. Doğum ya da anne sütü yoluyla geçtiğine ilişkin örnekler oldukça azdır. Hamileliğinden önce Kedi Aids’ine yakalanmış anne kedilerin çocukları hastalığa genellikle yakalanmamaktadır. Kedi Aids’i sadece kedilerde değil leoparlarda, aslanlarda, kaplanlarda ve jaguarlarda da görülmektedir. İlk olarak virüs 1987 yılında farkedilmiştir, ama daha önceden de var olduğu sanılmaktadır. ABD’de sağlıklı kedilerin % 1-8’i bu hastalığa yakalanmaktadır. Ama hastalık son yıllarda özellikle sokak kedileri arasında hızlı bir yayılma göstermektedir. Erkek kediler, dişi kedilere kıyasla iki kat daha fazla bu hastalığa yakalanma riski taşımaktadır.

Kedi Aids’i tıpkı insanlardaki gibi üç aşamada gelişmektedir. İlk aşamada ateş, lenflerde şişkinlik ve şüpheli deri rahatsızlıkları görülmektedir. Bu aşama virüsün kapılmasından sonra yaklaşık 4 ila 6 hafta sürmektedir. İkinci aşamada virüs belirtilerini saklamakta ve bir belirti görülmemektedir. Bu aşama yıllar boyu sürebilir ve bu süreçte bağışıklık sistemi peyderpey yok olmaya başlar. Üçüncü aşama bağışıklık sisteminin çöktüğü ve ciddi rahatsızlıkların başladığı aşamadır.

 

Kedi Aids’i genellikle 5 ila 12 yaş arası kedilerde görülmektedir. Bağışıklık sisteminin çökmesi sebebi ile aslında sağlıklı bir kedinin kolaylıkla baş edebileceği hastalıklar ciddi rahatsızlıklara yol açmaya başlar ve öldürücü düzeye ulaşır. Kedi Aids’ine yakalanan kedilerde sıkça görülen rahatsızlıklar, üst solunum hastalıkları, barsak hastalıkları, deri ve kulak hastalıkları olup bazı kedilerde kanser de görülmektedir. Kedi Aids’inde üçüncü aşamaya geçmiş kediler için beklenen yaşama süresi bir yıl civarındadır.

 

Kedi Aidsinin klinik belirtilerine gelince, deride kızarıklık, iştah kaybı, ateş, lenflerde şişme ve kilo kaybıdır. Kedi lösemisi ile çok benzer belirtiler gösterir. Kedi Aids’ine yakalanmış kedilerin % 50’sinde ağız rahatsızlıkları da görülür. Yüzlerine dokunulduğunda canları yanar ve acıdan dolayı yemek yemeyi reddederler. Ağızda kötü bir koku oluşur. Solunumda güçlük görülebilir, zatüre gelişmesi olasılıklar içindedir. Gözde kızarıklar ya da kornea tabakasında kararmalar da klinik işaretler arasındadır. Görme kaybına yol açan rahatsızlıklar ortaya çıkabilir. Kedi Aids’ine yakalanmış kedilerin %10 ila % 20’sinde mide rahatsızlıkları ortaya çıkar ki bu rahatsızlıkların kansere dönüşme olasılığı yüksektir. Deri rahatsızlıkları ise en yaygın belirtilerdendir. Deride dökülme, kaşınma, kronik paraziter rahatsızlıklar, deride görülen hastalık belirtilerindendir. Aynı zamanda fiziksel aktivitelerin de azalması hastalığın belirtileri arasında sayılmaktadır. Kansızlık da bir diğer belirti olarak değerlendirilmektedir. Ama Kedi Aids’ine yakalanan kedilerin lenf kanseri olma olasılıklarının 5 kat arttığı görülmektedir.

 

Kedi Aids’i, ELISA testi yapılarak anlaşılmaktadır.Eğer test sonuçları pozitif çıkarsa, teyit için Western Blot Testi uygulanmaktadır. Ama testlerin % 100 doğru sonuç verdiğini söylemek mümkün değildir. Bu sebeple testin 8 ila 12 hafta sonra tekrarlanması tavsiye edilmektedir. Kedi Aids’ine yakalanmış bir anne kediden doğan yavrular 12-16 haftalık olana kadar bu testlerde hastalığı kapmış olarak sonuç vermektedirlerse da daha sonra test sonuçları tersi değerlere dönebilmektedir. (Biraz önce de yazdığımız gibi anne kediden yavrularına hastalığın taşınması nadiren görülmektedir.) Bu sebeple “hatalı pozitif” denen bu durumun açıklığa kavuşturulabilmesi için yavru kediler en az 6 aylık olmuşken test edilmeli ve test bir altı ay sonra da tekrarlanmalıdır.

 

Kedi Aids’ine kapılmış kediler uzun yıllar yaşayabilmektedir. Bunun için iyi bir bakım, kuvvetli bir beslenme, hastalık taşıyabilecek canlılardan uzakta temiz bir çevre, düzenli aşılama ve kapılan enfeksiyonlara karşı şiddetli mücadele gerekmektedir. Kedi Aids’ine yakalanmış bir kedinin evde tutulması ve dışarı çıkmasına izin verilmemesi en doğru yöntem olacaktır. Ayrıca, Kedi Aids’i, Kedi Lösemisi kadar kolay geçebilen bir rahatsızlık olmasa da hastalığa yakalanmış bir kedi diğer kedilerden ayrı tutulmalıdır.

 

Fort Dodge firması tarafından 2002 baharında piyasaya sunulmuş bir aşı bulunmaktaysa da Kedi Aids’ini % 100 engelleyen bir aşı henüz yoktur. Ama hastalığın etkilerini azaltıcı bir çok ilaç bulunmaktadır. Hemen söylemeliyiz ki -ne yazık ki- Aids ile mücadele eden ilaçlar çok ucuz değildir.

 

Aids hala insanoğlu için de kediler için de tehdit dolu bir rahatsızlık ve ne yazık ki her gün sağlıklı bir çok insan ve kedi bu hastalığın pençesine düşüyorlar. Ama unutmamak gerekir ki, Aids ne kadar korkulan bir hastalık olsa da Aids hastalarına –ister insan, ister kedi- şefkatle yaklaşmalı ve dışlamaya kalkmamalıyız. Hepimiz aynı kaderi paylaşabiliriz. Aids hastaları ile iletişimimizde abartıya kaçmayan bir özenle davranarak iletişimimizi her daim açık tutmalıyız. Fiziksel rahatsızlığın kontrol altında tutulmasında psikolojik destek de çok önemlidir.İster kedimiz ister bir tanıdığımız Aids olsun, ilgi, ziyaret ve destek eksik edilmemelidir. Özellikle konumuz gereği kedisi Aids olan kedi dostları ne kadar üzücü de olsa hastalıkla mücadelede moral güçlerini yüksek tutmak durumundadırlar. Abartıya kaçan sağlık önlemleri ya da üzüntü yansıtılarak yapılan bakım kedinizin ruhsal sağlığını da etkileyecektir. Bağışıklık sistemi yavaş yavaş azalan bir kedinin  psikolojik sistemini bizler de yanlış hareketlerimizle azaltmamalıyız.

 

Her şeyde olduğu gibi, sevgi bu hastalıkla başetmekte sizin ve kediniz için anahtar değere sahiptir. Nazım’ın şiirini buraya uyarlayalım mı? “Kediler hiç hasta olmasın, hep neşeyle koşabilsinler.” Kedilerinizle sağlıcakla kalın.

 

   
Bugün 5 ziyaretçi (10 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol